Perşembe, Mart 01, 2018

Telefonla Görüşme Heyecanım

"Telefon görüşmesi"

             İçimdeki korkularla birlikte bir hafta yaşamanın verdiği korkularla birlikte, beni kurtaracak, daha doğru bir ifadeyle;     kurtaracağını düşündüğüm telefon numarasını aldım elime ve içimdeki rahatlayan hislerin devamlı olmasını dileyerek hem korku hem de sevinç içinde numara tuşlarına bastım aceleyle.
Telefonun çalmasını sabırsızlıkla dinleyerek açılmasını bekledim bir süre. Dört ya da beş kez çaldı ama açan olmayınca panikledim birden. Cesaretim kırıldı.
Hemen tekrar aramayı düşünsem de cesaret edemedim. Beklemek daha iyiydi benim için. Açıldığında rahat görüşebilmek için kendimi toparlayıp güven kazanmalıydım kendime. Aksi halde sesimin tedirginliği karşı tarafı tedirgin edebilir korkusu kaplamıştı içimi.

Ne kadar zaman geçtiğini düşünmedim ama epeyce saatler geçmiştir diye düşünerek tekrar çaldırdım karşı telefonu. Yine açan yoktu. Aramalara baktığımda beş dakika ancak geçmiş olduğunu görünce kendime güldüm. Akşama doğru aramak daha iyi olacak galiba diye düşünerek kendimi işe verdim tekrar.
Kendimi teselli etmek istiyordum, neyle olursa olsun rahatlatmam gerekli kendimi. Uzun soluklu bir çalışmaya başlamak istemiyordum hata yapmamak için ama kısa süreli işlerim vardı sırada bekleyen. Onlardan bir kaçını bitirmeliyim diye şartlandırmaya çalıştım kendimi. Bir süre sonra işe yaramaya başladı; kendimi tamamen işe verebilmeye başlamıştım.
Akşam karanlık olmadan tekrar aradım numarayı. Birkaç çalıştan sonra açıldı telefon. Yüreğim alabildiğine hızlı çarpmaya başladı telefonun açıldığını duyunca. Telefondan kalbimin gümbürtüsü duyulur diye de tedirgindim.
“Efendim, numaranızı hastaneden sosyal işler görevlisinden aldım, yardımcı olabileceğinizi söylediler ve sizi önerdiler. Hafta sonu görüşmemiz mümkün olabilir mi acaba?..”

“Elbette, siz geldiğinizde arayın o zaman, ben eşimle birlikte dediğiniz yere geliriz…”

İşte buydu duymak istediğim şey, sanki tüm mesele halloldu gibi bir his oluştu içimde. Karşıda konuşan Hanımefendi’nin sesi de gayet rahat ve kendinden emindi.
Önümde koskocaman bir gün vardı daha. Nasıl geçecekti bu gün? İçimde, hem içime sığmayan bir sevinç hem de bir o kadar da sıkışmışlık vardı. Ne olduğumu ben de anlayamıyordum, el yordamıyla devam ettiğim işi bitirmeye çalıştım. Gece veya gündüz fark etmiyordu benim için. Herkes çıkıp gitti evine ben kendimi toparlamanın ilacı diye düşünerek işlere koyuldum. Misafirhaneye gitsem kafama takılacaktı çok şey en iyisi kendime iş eziyeti yapmaktı.
Gece yarılarına kadar çalıştım, en sonunda yorgunluk hissetmeye başlayınca her şeyi olduğu gibi bıraktım masamın üzerinde ve anahtarı alıp çıktım. Arabaya atlayıp bir süre yollarda dolaştım başıboş. Misafirhaneye gitmek canım istemiyordu bir türlü. Yanan ışıklara baktım, binaları gözledim yanlarından geçerken. Onlardan birinde veya onlar gibi bir evde oturduğumu düşününce içimde bir sıcaklık oluştu; mayıştım birden. Acil ev bulmam gerektiği aklıma düştü yine.
Karar verdim kendime: gelecek hafta içinde mutlaka çözmeliydim kiralık ev sorunumu. Çok fazla bir özellik aradığım yoktu ev için, yeter ki başımızı sokabilelim, biraz da sakin bir yerde olsun. Hepsi bu kadardı işte. Ama bir türlü bulunamıyordu. Bulunanlarda hizbe yerlerdi. Öğrencilerin kaldığı ne doğru dürüst mutfakları vardı ne de tuvaletleri. Genellikle tuvaletler dışarıdaydı.

128/
Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.