Salı, Ekim 17, 2017

İddia


"meyve tabağı"
             Yattığı yerde pek rahat edemediğini düşünerek uyandırdım hafifçe dokunup sallayarak. “Haydi kalk yerine yat istersen” dedim duyacağı biçimde. “Tamam” dedi yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir mırıltıyla, bu durumu korkuttu beni felç mi geldi diye ama korkum boşunaydı. Dikkatlice kalktı ben de yardım ettim ve odasına gitti yavaş adımlarla. İlacını almasını söyledim uyumadan önce. Son ilacıydı günün. Uykusu içindi, uykusuzluk sorununu ortadan kaldırmak için uyku düzenleyici alıyordu ve rap rahat uyuyordu geceleyin. Sabahleyin de erkenden 05-06 da kalkıyordu.
                Ben yavaş yavaş tadına varmaya çalışıyordum keyfimin ama hiç de haz alamıyordum durumdan. Kendimi kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildi bu durum. Biraz moralim düzelsin, kendime gelebileyim istiyordum sadece.  Uzun bir süredir alkol almadığım için de birkaç yudumdan sonra etkilemeye başladı beni rakı. Az da olsa gevşeme hissediyordum kendimde ancak düşüncelerim gevşemiyordu bir türlü Arap atı gibi birbiri arkasına binlerce Arap atı koşturmaya başladı kafamın içinde.
İhtiyar delikanlının söyledikleri, durumu, birlikte yaşanılanlar her biri tek tek gelmiyorlar topluca geliyorlardı üstüme üstüme. Eziliyordum altlarında bazen paramparça olup dağılıyordum çevreye ve uçuşuyordu parçalarım havada. İradem pek sağlamdı ama işe yaramıyordu artık çok yıprandı demek ki o da kendisine faydası kalmamış bana nasıl faydası dokunsun ki.
Kalan balığı tekrar ısıttım ve balkondaki masaya taşıdım servisimi. Hava oldukça serin duruyordu, hafiften rüzgâr geliyordu bazen aşağıdan yukarıya, yüzümü yalayarak geçtiğini hissediyordum. Hoşuma gidiyordu bu durum bir daha esse diye beklemeye başladım.
Karşı komşum da balkon ışığını yakmaya gerek görmeden birasını yudumluyordu küçük radyosunda çalan Türk sanat müzikleri eşliğinde. Ben de kulak kabartıyordum gece vakti. Ben de balkon ışığını yakmamıştım, zaten sokak lambası tamamen aydınlatıyordu ortalığı.
“Her gün her gün olmuyor be komşu yalnız bira içmek, artık evleneceğim ama çocuklardan çekintim var, ‘bu yaştan sonra evlenip de ne yapacaksın biz bakarız sana’ dediler ilkinde” demişti komşu bir süre öncesinde sohbet ederken. Konu evlenmekten açılmıştı. Bana sorduklarında da “kendimi toparlamam lazım, ileride belki” demiştim öylesine laf olsun diye hiç düşünmeden. Yalnızca sohbete cevap olsun diye söylemiştim o sözleri. Benim için evlenmek kim, evlenmeyi düşünmek kim, olacak iş değildi zaten.
Elde avuçta ne para var, ne iş var, üç beş kuruşa talim edeceğim, durum buydu, ev kira gel de düşün evliliği sen. Bir de yaşlı ve hasta kendini bilmez bir adama bakacaksın, hey yavrum hey be. Evliliğe gel evliliğe diye aklımdan geçtiğinde gülümsemeye çalıştım ama dudaklarım gidemediler cm bile ötesine durdukları yerden.  Bardağın dibinde kalanını da yuvarlayıp balığı da tükettim ve iş yıkamaya geldi. Yağ kokusu ve balık kokusu nasıl beklerdi öyle ortalıkta.
Kendime ödül teklif ettim, bulaşıkları yıkarsam bir duble daha rakı vardı, yanında da meyve. Kandırdım kendimi “tamam” dedim. Başladım bulaşıkları yıkamaya. Önce kabalarını boşaltım poşete, sonra ılık deterjanlı suyla bol köpüklü ovaladım tabakları. Porselen olması büyük şanstı, yıkaması kolaydı. Yarım saat sürmedi hepsinin temizliği. Kurulamayı kim icat ettiyse de beni ilgilendiren bir icat değildi.
Ödülümü hak etmiştim işte, istersem her şeyi yaparım ben, elimden bir şey kurtulmaz kolay kolay, haydi yavrum doldur şu rakıyı bakayım, bir nefis tarafında meyve tabağını hazırla, yürrü anca varırsın, dalga geçtim gaz verdim iddiaya girene.
Hemen sözünü tuttu, rakıyı koydu, biraz su ilave ederek, buz koydu bardaklara. Meyveleri çıkarıp yıkadı bir güzel ve soyulup dilimlenmesi kolay işti onun için. İnsanın iç içe birden fazla olması işte böyle bir şey el ele verdikleri zaman. Beş dakikada Beşiktaş oluyor her şey. Tertemiz masa ve servis hazırdı balkonda. Keyif dediğin böyle olurdu değil mi? “Afiyet olsun, yarasın.”
36/

                                                                                                       Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.