Salı, Ekim 10, 2017

Babamı dövmek istiyorum!

          
Koltuk
 Kafayı y
edin galiba, ne saçma bir düşünce. Olsun, sen yap! Seninle baş edemeyecek miyim ben? Ne yaptırdığını sanıyorsun aptal şey? 
        Diyelim ki dövdüm, ne geçecek elime, dünyayı mı fethedeceğim?
            Olsun, o seni dövdü ama? Evet dövdüğü birkaçını hatırlıyorum. Kötü niyeti yoktu kendince terbiye vermeye çalışmıştır. 

               Bildiği düşündüğü o kadarmış demek ki, yıllar geçmiş üzerinden. Şimdi ortaya çıkarmanın anlamı ne bunun? İntikam mı? Olmaz, olmaz böyle bir şey. O yaptı diye ben de yapacak değilim bunca yıldan sonra.
            Hem ben de aynı şeyi yaparsam geçen yılların ve benim geçen yıllardaki edindiğim bilgiler ne işe yarayacak.
            Bilgi mi dedin? Hava cıvadan bahsediyorsun sen, biliyorum senin de aklından geçiyor zaman zaman.
            Olsun, geçse de öyle bir şey yapmayacağım.
            Kafasının içinden geçenler bütün vücudunu etkiliyor, bazen elleri titreyip, bazen de koşacakmış gibi ayakları geriliyordu sanki. Duygularını anlamakta zorluk çekiyor etrafına bakarak dikkatini başka bir şey üzerinde yoğunlaştırmaya çalışıyor.
            Bir süre penceredeki yarı aralanmış perdeye baktı, yanındaki boşluktan dışarıya kaydı gözleri. Akşam karanlığı yakınlaşmıştı epeyce, güneşin battığı kesindi. Bir süre bakındı anlamsız anlamsız. Beyni bir tuhaftı, kendi dediği, istediği yöne gitmiyordu, bir bildiği varmış gibi davranıyordu ve beni kullanmaya çalışıyordu. İnatla yaptığı bu işi sürdürmeye kararlı görünüyordu.
            Beyin benim, vücut benimken bu duruma ne anlam vermeli? Yıllar öncesi serilmeye başladı son yıllarda önüme. Ben neyle uğraşıyorum o neyle uğraşıyordu, iki düşman bitişik ikizler gibiydik her an. Birbirimizin gözlerine bakıp ellerimizi yumruk yaparak var gücümüzle sıkıp birbirimize gösteriyorduk her an diğerinin gözünün üstüne çakacakmış gibi.
            Bir an heyecan sardı ve elleri titreyerek arkasına yaslandı, derin nefesler aldı. Gözlerini açık tutmak istiyordu sürekli çünkü bir an kapattığında yediği tokatlar tekrar şakladı suratında. Çok aciz ve çaresizlik hissetmişti arkasına yaslandığı koltukta. Bir anda açtı gözlerini, ne biçim kâbus bu? Diye sordu kendine.
            Unut onları unut, olup geçti işte, şu an üstünden yıllar yıllar geçti, zamanı mı gerileri karıştırmanın? İknaya çalışıyordu içindeki düşman ikizini. Sen nasıl girdin benim içime? Kim veya kimler soktu? Ne tuhaf, bir operasyon da geçirmedim ama! Diyerek gülümsedi istemeyerek.

29/

                                                                                                   Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.