Salı, Ekim 31, 2017

Ahanda Bırakıyorum Dedi, Bıraktı

Sahil
Ahanda Bırakıyorum!

                Klasik günlerimizden birisi daha başladı sessiz sakin ve biz gerekenleri yapmaya başladık elimizden geldiğince.
                   Kahvaltımız bitti. Balkonda kahve keyfi yaptık birlikte. Kahve içerken, bugün değişiklik yapmayı düşündüm güzergahta. Mahallenin diğer tarafını da öğrensin. Çok seyrek gittiğimizi fark ettim o taraflara. Muhtarlık o tarafta, iş düşer mi düşer, ne olur olmaz öğrensin muhtarlığı falan.
                Kahvesini bitirdikten sonra bir sigara çıkardı paketinden, yaktı. Aklımdan yine geçmeye başladı bırakması için konuşayım diye ama tuttum kendimi, zamanı değildi daha; anlayabilecek durumda değil.

Pazartesi, Ekim 30, 2017

Yıllar Öncesindeki Tahmin

Kapı
Garip Bir Adam ve Garip Bir Çocuk

                Ben kesin sıyırıyorum bu kafayı; yıllar, yıllar öncesinde neredeyse 40-45 yıl öncesinde orta birdeyken ev sahibi nineye -yaşlı, yalnız bir kadın, nine derdik kendisine- ihtiyar delikanlı- babam olur kendileri, babam demiyorum artık çünkü çocuğum gibi bakmak zorundayım, bu duruma şartlandım galiba- “sıkılır, utanır evlendiğimizde evimize geldiğinde buz dolabını açıp da içinden bir şey alıp yemez; önüne koyulmazsa acından ölünceye kadar bir şey alıp yemez evde.” Dediğimi net hatırlıyorum, kapı eşiğindeydik üçümüzde ve babam benim yanıma gelmiş gidecekti o an, ayakkabılarını giyerken nine gelivermişti dışarıdan ve ayak üstü “hoş geldin, oğlanı mı merak ettin” demişti.
         Ben de çocuk aklımca babamı kurtarmak için utanmasın, sıkılmasın diye onun adına konuşmuştum nineyle. Gülümsemişti şaşkın şaşkın “olur mu yavrum öyle şey, niye utanıp sıkılsın yaban yer mi senin ev baban için, kendi evi sayılır” demişti nine de. Babam da gülümsemişti.

Cumartesi, Ekim 28, 2017

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.

Büyük ve inanılmaz çabalarla elde ettiğimiz Cumhuriyet'in kıymetini bilerek sahip çıkıyor ve coşkuyla kutluyoruz, kutlamaya da devam edeceğiz.
"CUMHURİYET BAYRAMIMIZ kutlu olsun."

                                          Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Sizin de Kutularınız Oldu mu?

Kutu
Kutularım

                İnsan kendinden kaçamıyormuş, artık net bir şekilde anladım bunu ve iddiam olmadı hiçbir şey hakkında bu kadar ama bu konuda iddia edebilirim benden iyi öğrenip ve anlayan yoktur diye. Ne bahane uydurursan uydur bir gün yakana yapışacak ve sen de anlayacaksın eninde sonunda; hoş ben kadar anlayamazsın da yine de biraz da olsa bir şeyler öğrenirsin eminim; bekle, gelip yakana yapışmasını bekle emi!
                Yahu bu kadar mı olur ihanet, insanın kendine ihaneti; benimkiler mi hain yalnızca acaba diye de merak ediyorum bazen hani. Olacak iş değil, biri fırt dedi çıktı mı meydana delik dondan bilmem ne çıkar gibi artık zapt et zapt edebilirsen arkasından gelen it sürüsü gibi akın akın takılırlar peşine; hani uyuyamıyorum diyorum ya işte bu yüzden, bu it sürüleri uyutmuyorlar beni havlaya havlaya günler haftalar boyu bazen daha da uzun sürüyor.

Cuma, Ekim 27, 2017

Farkına Vardığım Boktan Hayatım

hayat
      Gece uyku gelmek bilmedi gözlerime, gözlerim uykuyla anlaşamıyorlar artık; sık sık kavga edip başıma da iş açıyorlar sürekli, bir türlü barıştıramadım onları. Geceleri birkaç saat de olsa uyuyamazsam günüm çok berbat geçiyor ve zaman zaman kalbim yerinden fırlayacak gibi ya da patlayacak gibi oluyor dönüşü olmayan yolculuk canlanıveriyor o anlarda gözümde. Sessiz sedasız, en fazla birkaç dakikalık hafif bir sızı ile karşılaşıp hafifçe derin bir uyku canlanıyor gözlerimin önünde ve ben gülümsemeye çalışarak kabullenip seyrediyorum yavaş yavaş nefes alışlarını ve son nefesini verişini görebiliyorum.
                Tuhaf bir duygu, insanın kendinin göçüşünü seyretmesi. İster istemez kabulleniyorum böyle durumlarda, kaçışım olmadığını biliyorum, yardım falan da istemiyorum bu anda, kabulümdür her şey ama sıkıntım var kalandan yana, rahat gidemeyeceğim.

Perşembe, Ekim 26, 2017

Dedemin Damıttıkları

             
"Kelebek-Çiçek"
  
Dedem bu dönemde oldukça zorlanır hem kendisi hem de babası -benim büyük-büyük babam- ile birlikte oldukça rahatsız bir dönem geçirmişler ve kendi rahatsızlığıyla uğraşırken babasının rahatsızlığını da anlamaya çalışarak onun tedavisi yönünde oldukça büyük bir özveri gösterir. Gelecek uzun yıllar da gösterecek gibi görünüyor şimdilik yazılarında.
         Yaban bülbülleriyle oldukça dertleşiyor kendi kendine. Kimsesiz ve çaresizliğin getirdiği yükü tek başına taşımaya çalışır. Etrafında bir şey diyecek kimsesi yok, bi çare durumdadır. Zaman zaman kendinin de şaşırdığı davranışları olur ama kısa sürede fark ederek telafi etmeye çalışır.

Çarşamba, Ekim 25, 2017

İçimdeki Korku

Son kahveler
Diğer arkadaş yıllar öncesinde ikinci evliliğini yapmış o da torun torba sahibi ve emeklilik hali işte yaşayıp gidiyor kendince. Hoşuna gidiyormuş burası.
Hanımı rahatsızmış son yıllarda, şeker ve kilo probleminden mustaripmiş, pek hareket edemiyormuş.
Sıra benim durumlara geldi sohbet esnasında, ben de anlattım ihtiyar delikanlının durumunu falan; elbette düşünürdüm evlenmeyi ama şu zamanlar erkendi benim için çünkü kendimi toparlamam lazımdı bir süre.             Bu halimle iki günde ya hanım kaçardı arkasına bakmadan benden ya da beni kovardı evden. Sinirlerim harap durumda, rüzgâr esse, hava nemlense benim antenler hemen algılıyor ve duygu durumum değişiyordu birden ve parlayıveriyorum aniden.

Salı, Ekim 24, 2017

Pazarlık Ayıp mı?

"Gözleri fırlamış"

Pazarlığın Ayıp Olduğunu Düşünen Bayan

                Sohbet git gide koyulaşmaya başladı. Önceleri havadan sudan şeklinde devam ederken yavaş yavaş birbirimizi tanımaya yönelik sorularla ve başlarından geçen olaylardan anlatımlar ve çıkarılan derslerle koyulaştı. Ben oldum olası sorular sormayı sevmem insanlara. Sorgu hâkimi gibi “adınız ne, kaç yaşındasınız, evli misiniz, bekar mı?..” falan bana göre değil. Ama konu konuyu açarken kendiliğinden sorulara cevaplar çıkıyordu zaten.

Pazartesi, Ekim 23, 2017

Karşı Komşunun Çay Daveti

Demlik
       
Turistik bölge olduğu için insanların her biri değişik bölge ve kültürlerden geldiği için sanıyorum kaynaşma hızlı olmuyor genellikle, insanlar çekiniyorlar birbirine yaklaşmaya.  Tatil zamanlarında tatile gidildiğinde kolaylıkla fark edilen şeyler değil ama zaten böyle bir düşünce içinde de olan olmuyor, çünkü amacı tatil, dinlenmek ve kafa dinlemek olduğundan başkasına eyvallahı yok. “Merhaba merhaba” olanlar da.
Ancak sürekli oturulduğunda durum çok daha farklı yaz aylarından. Herkes çekilip gidince o iğne atsan düşmeyecek derecede kalabalık olan yer bir anda in cin top atar duruma geliveriyor ve insan bir tuhaf hissetmeye başlıyor kendini.

Pazar, Ekim 22, 2017

El ve Parmak Kasları çalışması

               
Ev adresi
 
Evde yemek sürekli olmalıydı bana göre ve kendime özellikle görev edinmiştim.            İlk zamanlarda “protein plakları oluşmuş” ifadesini yanlış anladığımı değerlendirdim tekrar araştırıp düşününce, hatta bu yüzden kızmıştım “sürekli tavuk yumurtası mı yedin, yemek yapmaz mı insan hiç” diye; ama durumun başka olduğunu öğrenince protein kaynaklı besinleri tekrar beslenmesine dahil etmeye başladım. Kısacası hiçbir kısıtlamamız yoktu beslenmede.
                Eve geldiğimiz zaman hemen yemeğe başlıyorum ve en geç bir saat içinde soframız hazır olur daima.

Cumartesi, Ekim 21, 2017

Düz mantık düşüncelerim

Aile
Öğlen olmuştu hedeflediğimiz aile lokantasına geldiğimizde.
Küçük bir lokanta işhanı içinde, küçük 4 masalık bir dükkân. Karı koca çalışıyorlarmış birlikte. İki küçük çocukları var biri kız diğeri oğlan ve okula gidiyorlarmış.
Tesadüf eseri keşfettik burasını önünden gelip geçerken. İşhanı girişinde küçük, ayaklı bir ilan panosu vardı, "kuru-pilav-cacık 6.00 lira" yazısı dikkatimi çekmişti ilk gördüğümde ve içeriye girmiştik yine birlikte.
Başka yemekleri ve köfte çeşitleri de var.

Cuma, Ekim 20, 2017

Edi İle Büdü

Ben istemez miyim?
"Edi ile Büdü"

                Kahvenin bahçesinde yola yakın bir masaya oturuyoruz boş olduğu zaman genellikle aynı masa oluyor. Yolun hareketliliği ve aynı zamanda yaya kaldırımının hareketliliği işimize yarıyor halüsinasyona girmesini kısmen engelliyor dikkatini çeken hareketler. Bazen hareketsiz olduğu zaman ortam sabit bir noktaya takılıp kalıyor. 
               Suratı da kızgın ve mat göründüğü için karşısındaki insanlar kendisine bakıldığını düşünerek rahatsız olabilirler düşüncesi oluşuyor bende o nedenle laf atarak konuşturmaya çalışıyorum havadan sudan bahaneler yaratarak.

Perşembe, Ekim 19, 2017

Dinlenme Mesafesi Kaç Metreye Çıktı?

Usta Tavlacı
"Tavla Oyunu"

                Epeyce zamandır tavla oynamamıştık “tavlaya var mısın deli kanlı?”  Önce çekimser davrandı duymazlıktan geldi bir süre ve sonra “oynayalım” dedi sakin bir ses tonuyla.
             “Önce kahvelerimizi içelim de sonra mı oynayalım, yoksa kahve içerken mi oynayalım ne dersin?”
           “Kahve dökülür tavlanın içine, içelim ondan sonra oynayalım” dedi. Cümleleri düzgündü dikkatimi çekti, duraklamadan söyledi.           “Tamam, kahveleri getiriyorum önce” diyerek kahve pişirmeye geçtim, kahvaltıyı toplayarak.
                Kahve fincanını yarılayıncaya kadar eline almıyordu, eğilerek masanın üzerinde fincan durduğu yerde vantuzluyordu kahveyi, biraz soğuduktan sonra. Ancak yarılandığı zaman fincanı iki eliyle avuç içine alarak içiyordu kalanını.

Çarşamba, Ekim 18, 2017

Yaban Bülbülü Arkadaşlarımız


"Yaban bülbülü arkadaşlarımızdan birisi"
       Uzun bir süredir geçen en iyi akşamlarımdan birisi oldu bu akşam. Gecenin sabaha doğru hızla ilerleyen saatlerinde sessizliğin hakimiyeti birazdan bozulacak ve canlılar canlanmaya başlayıp ortalığa çıkacaklar yarışırcasına.
          Benim onların arasında yerim olamayacak maalesef. Kolum kanadım kırık, uçamam ki, uçamayınca da yaşamın tadı olmuyor.
                Her sabah aşağıdaki ağaca konan yaban bülbülü geldi birden aklıma. Neşe kaynağım olmuştu ilk geldiği günlerde, gerçi yine aynı ama ikileştiler bir süre sonra.

Salı, Ekim 17, 2017

İddia


"meyve tabağı"
             Yattığı yerde pek rahat edemediğini düşünerek uyandırdım hafifçe dokunup sallayarak. “Haydi kalk yerine yat istersen” dedim duyacağı biçimde. “Tamam” dedi yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir mırıltıyla, bu durumu korkuttu beni felç mi geldi diye ama korkum boşunaydı. Dikkatlice kalktı ben de yardım ettim ve odasına gitti yavaş adımlarla. İlacını almasını söyledim uyumadan önce. Son ilacıydı günün. Uykusu içindi, uykusuzluk sorununu ortadan kaldırmak için uyku düzenleyici alıyordu ve rap rahat uyuyordu geceleyin. Sabahleyin de erkenden 05-06 da kalkıyordu.
                Ben yavaş yavaş tadına varmaya çalışıyordum keyfimin ama hiç de haz alamıyordum durumdan. Kendimi kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildi bu durum. Biraz moralim düzelsin, kendime gelebileyim istiyordum sadece.  Uzun bir süredir alkol almadığım için de birkaç yudumdan sonra etkilemeye başladı beni rakı. Az da olsa gevşeme hissediyordum kendimde ancak düşüncelerim gevşemiyordu bir türlü Arap atı gibi birbiri arkasına binlerce Arap atı koşturmaya başladı kafamın içinde.

Pazartesi, Ekim 16, 2017

Ödül

“Tüm Masumluğu Oturmuş Üzerine”
Hangisi?

                Balığı bitirdikten sonra salataya başladı. Hepsini bir arada yiyemiyor, sırayla tüketiyordu önündekileri. Sofrada ne varsa her birinden sırayla başlayıp tüketerek devam ediyordu. İlk dikkatimi çektiğinde özellikle, salatayı göstererek “Salata yemiyor musun?” diye sormuştum. Aldığım cevap “yerim, dursun” idi. Ondan sonra hiçbir şey demedim daha. Yine öyle oldu, önce balığını bitirdi sonra salataya devam etti. Oldukça fazla tüketiyor olması dikkatimi çeken bir durumdu ve ilaçlardan dolayı olduğunu düşünüyordum, çünkü ilaçlardan birisi iştahı açılsın diye verilmişti ve doktorumuz özellikle bahsetmişti, iştahsızlık durumundan.

Pazar, Ekim 15, 2017

Balık ziyafeti

             
"Balık Ziyafeti"
Hemen döndü bankoda duran balıklara ve tavayı alıp ocağın üstüne koydu. Kafasının içinde dolananlardan kurtulmak istiyordu bir an önce.

      İçine yağı boşalttı. Altının ateşini açtı. Tavadaki yağ kızarırken balıkların üzerindeki tülbenti açtı. Raftan derince bir tabak alıp önüne koydu. Biraz buğday unu boşalttı kutusundan. Hazır almıştı geçenlerde lazım olur diye. Yumurtayla kullanmayı düşünmüştü, hani o çocukluğunda yediği şipitler yok muydu, onlardan yapmak istemişti aslında unu alırken marketten ama unutmuştu işte koyduğu yerde. 
     Neden olmasın, yarın kahvaltıda yapardı. 

Cumartesi, Ekim 14, 2017

Empati

             
Empati
Babasını anlamaya çalışıyordu sürekli, yerine kendini koyuyordu bazen. Kızdığı da oluyordu arada ama bir anda sönüveriyordu kızgınlığı. Hiç kimse kötü olsun diye bir şey yapar mıydı? Adım atar mıydı? Olamayacak bir şeydi bu, elinden gelenin en iyisini yapmaya uğraşmıştı o da elbette.

Cuma, Ekim 13, 2017

Baba-Oğul'un İlk Balık Alışları

Balık alalım mı?
"Balıklar"

               Sabahleyin her zamanki gibi kalkıp kahvaltılarını yaptılar birlikte. Komşu radyosunu açmıştı kısık sesle müzik dinleyerek kendisine kahvaltı hazırlıyordu. Gördüklerinde “buyur gel komşu, birlikte yapalım kahvaltıyı” dedi oğul el sallayarak karşıya.
     Komşu teşekkür ederek hazırladığını söyledi, başka zaman için olsun diyerek hazırlığına devam etti. “Şu müziği biraz açsan da bizim de kulaklarımızın pası silinse” deyince gülümseyerek “ne demek, elbette” dedi ve onların duyabileceği kadar açtı.

Perşembe, Ekim 12, 2017

Parkinson Hastası Neden Yürümeli?

Her Şeye Rağmen Yürüyüş
"Park etmeye son ver"

            Sabahları 07,30 civarında kalkıp kahvaltıyı hazırlıyor, kahvaltıdan sonra kahvemizi içip bazen de tavla oynuyoruz. Tavla zarlarını parmaklarıyla yakalayamıyor oldukça zorlanıyor. Yakalamak için kendini zorlamasını seyrediyorum bir şey söylemeden. Çok zorlandığı her haliyle belli oluyordu. Epeyce denedikten sonra başka deneyimler başladı. Beyninde aktivite oluyordu seçenekler değerlendirmeye çalışıyordu. Köşeye getirip parmaklarını birleştirerek kısım halinde tutarak zarları tek tek almaya başladı. Her alışından sonra yüzünde bir süre sonra mimikler de oluşmaya başladı.

Çarşamba, Ekim 11, 2017

Teşhis Konulması

"Beyin MR"
Rahatsızlığına teşhis konulduğu güne kadar merak ve endişeyle bekledim. Birkaç tetkik yapıldı, beyin aktivitesi görüntülendi. 
Yaşa bağlı beyin yavaşlaması olup olmadığından emin olmak için başka testler de yapıldı. Demans -yaşlılığa bağlı beyin aktivite eksilmesi, hafıza kaybı- değildi. 
Psikolojik testler de yapıldıktan sonra teşhisler konuldu.

Salı, Ekim 10, 2017

Babamı dövmek istiyorum!

          
Koltuk
 Kafayı y
edin galiba, ne saçma bir düşünce. Olsun, sen yap! Seninle baş edemeyecek miyim ben? Ne yaptırdığını sanıyorsun aptal şey? 
        Diyelim ki dövdüm, ne geçecek elime, dünyayı mı fethedeceğim?
            Olsun, o seni dövdü ama? Evet dövdüğü birkaçını hatırlıyorum. Kötü niyeti yoktu kendince terbiye vermeye çalışmıştır. 

Pazartesi, Ekim 09, 2017

Rahatlatan Fikir

"Bitkin adam"
                Herkes demez mi “hayal kurun ve arkasından koşun hayallerinizin yılmadan bıkmadan, sakın pes etmeyin” diye. Öyle yapmalıydı kendisi de.
         Belediye başkanıyla görüşüp fikirlerini anlatmalıydı ve kurumsal yardım istemeliydi, en azından denemeliydi durumu içinde uhde kalmaması için. Kafasında netleştirdi her şeyi en küçük detaylarına kadar.
         Öncelikle projenin genel durumunu, hitap edeceği kesimi ve ihtiyacın neden gerekli olduğunu, bu durumun bir insanlık görevi olduğunu düşündüğünü anlatmaya çalışmalıydı.

Sorgulamalar

Ben Kimim, Neyim?
"İyi insan"

         Kendini tanımaya yeni başladığını düşünüyordu. Her zaman kendini tanıdığından emindi bu zamanlara kadar ama bu durum daha başkaydı onun için. Okumuşlukla yazmışlıkla ilgisi var mıydı yok muydu emin değildi artık. 
     Kafasının içi allak bullaktı, duyguları karma karışık, sis bulutları dolaşıyordu tepesinde sürekli, güneşin doğuşunu, varlığını, sıcaklığını hissedemez olmuştu. Yaşamanın hiçbir amacı kalmamıştı bir tek yaşlı ve hasta adama bakmaktan başka. 

Pazar, Ekim 08, 2017

Vurgun Yemişçesine

             
"Ne yapıyorum ben?"
   “Ben kötüyüm, hem de çok kötü biri. Şu yaptıklarıma baksana! İnsan olan yapar mı bunu? Yaşlı, hasta bir adam. Yaşamak için dişini tırnağına takmış biri, yalnızca hasta, beyni oyun oynuyor ona, farkında değil. Farkında olamıyor, konuşunca rahatlıyor, kendi kendini karşısına alıp konuşuyor yalnızca, zamana aldırmadan..."
               Anlasana artık, kabullen durumunu. Normal işler bekleme daha fazla hem kendine hem de ona eziyet ediyorsun. Ölecek herkes sonuçta, bu dünyaya direk olan var mı duyduğun?.. 
              Gene aynı gecelerden, daha doğrusu sabahlardan biriydi. Rahatsız olan babası halüsinasyona girmiş kendi kendine konuşuyordu, sohbet ediyordu saatlerce, kendisi sorup kendisi cevaplıyordu. Bu konuşmaları rahatlatıyordu kendini, bazen gülümsüyordu, konuşmaları net olarak anlaşılıyor, karşıdan gören de birisiyle konuşuyor sanırdı. Anormal gelecek bir durum fark edilmiyordu.

Cumartesi, Ekim 07, 2017

Kan Tahlili

           
"Kan tahlili yapıldı"
 
Bugün oldukça kötü bir gün bizim için, özellikle benim için.
            İhtiyar halüsinasyonda hemen hemen gece boyunca kaldı. Bu günlerde değişen bir şeyler var. 
         Ben de sabaha kadar uyumadan bekledim kötü bir durumla karşılaşmamak için. Halüsinasyonlarda görüp konuştukları tanıdıkları ve yönlendirmeleri yok şimdilik. Sinirlilik gözlenmiyor. 
     Kendince oldukça üzgün görünüyor. İştahı kesildi, ilaçlarını düzenli alıyor görünüyor şimdilik.

Cuma, Ekim 06, 2017

Çatı Arasında İşlem Tamam

"Beyin kanaması"

Çatı Arası Düzenlemesi Tamamlandı


Çatı arasındaki bütün yazılı çizili kağıtları derleyip toplamıştı Dedenin torunu. Bir hafta kadar uğraşmıştı bu işle.
İşten gelir gelmez acele acele bir şeyler atıştırıp bazen kimsenin haberi bile olmadan nereye gittiğinin, doğruca çatı arasına çıkıyordu.
Buldukları kendisini çok şaşırtıyor bazen de inanamıyordu olan bitenlere. Anlayamadığı bir sürü şey oluştu kafasının içinde Dedesi ve dedesinin babası hakkında. Kendisi hiç tanımadığı için merak da etmişti ama kimseye de sormamıştı hiç.

Perşembe, Ekim 05, 2017

BEYLİK LAFLAR

         
  “Yaşamak her şeye rağmen güzel.”  

            Beylik bir söz öyle değil mi? Neredeyse hemfikir olmayan yok benden başka. Ben neden mi katılmıyorum?
            Katlanmanın neresi güzel olur? Rezilliğin, gelecek korkusunun, aç bebeciklerin sürekli aramızda dolaşmasını görmenin neresi güzel? Eminim bazılarına göre güzeldir, onların gözünde sarı renkli camları olan gözlükleri vardır.
            “Yaşamaya çalışmak” deyimini kullanmak daha kibar bir ifade tarzı belki. Hem anlatan hem de hissettiren şekilde.
            “Hayat dediğin sidikli bir sokaktır, o sokağı geçebilmek her babayiğidin yiyebileceği bok değildir” sözünü hatırladım. Sidik kokusunun burun direğini kıran keskin kokusu geldi burnuma. Artık sidikten başka şeyler de karıştı o sokaklara. Bastın mı bulaşıyor ve koku alabildiğine yayılıyor nefes kesercesine.

Çarşamba, Ekim 04, 2017

Perşembenin Gelişi

"Halüsinasyon"
Kış Pek İyi Geçmeyecek Anlaşılan

Bugün öğleden sonra geç kalkabildim yine. Uzun bir süredir böyle durum, geceleri nöbetteyim, her ihtimale karşı.
Dün akşamdan iyiydi durumu, suratı düzelmişti oldukça ve bir atak olması ihtimali üzerinde durdum ve atağın geçtiğini düşünmeye başlamıştım.

Başını Sokacak Bir Evin Olması Duygusu

               
"Başımı Sokacak Bir Evim Olsa"
       Çocukken -10, 15 yaşlarımda- insanın kimsesinin olmamasının, dünyada yalnız olmasının iyi olabileceği konusunda fikirlerim vardı.
        Hiç dert edineceğin, başına bir şey gelir mi diye üzüleceğin kimsenin olmaması iyi olurdu benim için.
        Çok üzüldüğüm zamanlar olmuştu o zamanlarda da. Gerçi üzüntülü geçmeyen zamanı çok az hatırlıyorum sanki.
                Olabilir mi böyle bir yaşam. “Sanki neden dünyaya çocuk getirirler ki? Üzülmesi için mi? Hoşlarına mı gider çocukların üzülmesi?” işte böyle saçma sapan sorularla doluydu zaman zaman kafamın içi.

Salı, Ekim 03, 2017

Penci’nin Gelişi

               
"Penci'nin Gelişi"
Bugün günlerden Perşembe. İçimdeki sıkıntı kalktığımdan itibaren çok fazla. Neden sıkıntılıyım bir fikrim yok ama kötü bir şeylere hazırlıyor sanki beni şimdiden ve içimi yakıp kavuruyor yavaş yavaş. Hiçbir şey yapmak istemiyorum sanki ve yaptıklarımdan da zevk almıyorum. Kahvaltıyı bile keyifsiz yaptım.
                Bugün aslında kapı zilinin çalmasıyla uyandım. İki kez üst üste çaldı, ikincisinde uyandım ve uyku sersemliğimle kapıya yöneldim, karşımda penci vardı. Dairenin ahşap doğramalarını değiştirecekler, ölçü almak için geldiler, öncesinden de haberim vardı geleceklerinden.

Pazartesi, Ekim 02, 2017

Sevenin Derdini Sevenler Anlar

             
  Borsa ve Foreks konusunda çok şey öğrendim ama canımın tezliğinden sabır gösteremedim ve kaybettim. Fena sayılmazdı kayıp miktarı ama kendime seans parasına saydım kaybettiklerimi, öğrenmemin bedeli saydım. Bir iş kurup zarar ettiğimi düşündüm ve kabullendim kolaylıkla. Bu yüzden borsa ve foreksle ilgili programları izlerken farklı bir gözle değerlendiriyorum her şeyi. Ha unutmadan iktisat, ekonomi hakkında da çok şeyler öğrendim bu arada. En zayıf ve bilgisiz olduğum alanmış iktisat, ekonomi yani para bilimi hakkında zır cahil olduğumu anladım bedelini fazlasıyla ödeyerek.
                Yanlış eğitildiğimi de anlamış oldum. Nasıl mı? “Para kazanmak kolaydır önemli olan ve zor olan harcamasıdır, uygun harcama yapmak, yerine göre harcama yapmak önemlidir, para önemli değildir, el kiridir...” gibi felsefelerim vardı. Hatta babamın bir mektubunda da bu tarz bir soruya cevap vermiştim ona aynısını ve onaylanmıştı. Demek ki o da yanlış felsefedeymiş ki bir şey yapamadı birçok fırsatları varken elinde. Ya da yapmayı düşünemedi belki de.

Pazar, Ekim 01, 2017

Zor Günlerin İşaretleri

     
 İhtiyar bir haftadır pek hoşuma gitmiyor, mevsimden diye düşünüyorum, sonbaharın getirdiği uyuşukluk ve yorgunluk olabilir. Halüsinasyonları sıklaştı ve uzadı bu aralar. Genellikle dışarıya çıkmak istemiyor. Çoğu zaman benim dememle veya “çıkmayı düşünmüyor musun?” soruma cevap olarak gideceğini söylüyordu ve beş on dakika oyalandıktan sonra çıkıyordu. Dışarıya çıkmak, kahvede oturmak, kahvedeki edindiği arkadaşlarla yaptığı sohbet veya onların şamatalı anlatımları, birbirlerine takılmaları rahatlatıyordu onu. Gerçek dünyaya bağlıyorlardı.
                Durumu ilk zamanlara dönüyor galiba. Yolun sonu değil belki ama zor günlerin hem de oldukça zor günlerin geldiğinin işaretleriydi bu durumları.