Pazar, Aralık 31, 2017

Hoş Geldin 2018


          2018, tüm Dünya'ya ve Türkiye'ye; barış, dostluk, sevgi ve  umut dolu yarınlar getirsin. 

              Herkesin yeni yılı kutlu ve umutlu olsun.



Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Cumartesi, Aralık 30, 2017

Çarşamba, Aralık 27, 2017

İşyerini Buldum

"Şantiye"
İşyeri Şantiyesini Buldum

                Zaman geçti işte, hiç geçmediğini görmedim ki, bazen oyarak bazen koyarak bazen de boyayarak geçiyor işte bir şekilde.  Araba hareket etti. Arabanın gürültülü motor sesi benim midemden geliyor gibiydi. Öyle gürlüyordu ki haykırıyordu sanki benim yerime. Şahlandı bir ara iniş aşağıya sallandığında, hemen varıvaracakmışım gibi hissettim, kendimi rahatlatma görevim vardı en ön saflarda.

Salı, Aralık 26, 2017

Dedem Nereye Gidecek?

"Bursa Otogar"

Acizlik içinde Bekleyişim

                Bursa’ya vardığımda sabah karanlığıydı, hava çok soğuktu ve ortalık su deryasıydı. Bir kahve bakındım etrafımda var mı diye ama göremeyince devam ettim gideceğim yere ulaşmak için bir araba bakmaya başladım. Garajda gideceğim yere giden arabalar birkaç saat sonra gelecekti öğrendiğime göre. Beklemek kalıyordu geriye ve bekledim soğukta titreyerek ayakta. Isınmak için hareket ediyor, ellerimi birbirine sürtüyordum.

Pazartesi, Aralık 25, 2017

Cumartesi, Aralık 23, 2017

Feryadımı Duyan Yok!

Feryat

Sözün Kısası

Gözler kör,
Vicdanlar zindan;
Gönüller çöl olmalı,
Yanan yürekleri görmemek için.

Perşembe, Aralık 21, 2017

Dedem Yeniden Çalışmaya Başlıyor

"Gidiş"
İşe Gidiş

                Üç gün içinde hazırlıklarını yapmış her şeyi hazırdır ama bir türlü içindeki sıkıntıları söküp atamamaktadır.
         İşe gidişi babasını üzmüş ama babası belli etmemeye çalışmış.  Hazırladığı ne ki zaten, birkaç giyecek ve iç çamaşırıdır. Her zaman valizi hazırdır oldum olası.
           Ömrünün çoğu dışarılarda aileden ayrı geçtiği için çocukluğundan beri, bu gidişler kendisi için yadırgatıcı değildir aslına bakılırsa ancak geride bıraktığı babası için oldukça yadırgatıcı ve üzücü olmuş, her ikisi de bunun farkında olarak katlanmayı düşündükleri için birbirine bu konuda bir şey söylememeyi seçerler.
                Son gün gündüz birlikte çıkarlar yine dolaşmaya. Dört beş aydır sürekli dolaştıkları yerler kendisi için sanki yabancı gelmeye başlamış ve ayakları adım atmakta zorlanmaktadır dedemin. Sürekli babasını gözleyen dedem onun ruh halini ve düşünce durumunu kestirmeye, anlamaya çalıştığı için tüm dikkati onun üzerindedir.

Çarşamba, Aralık 20, 2017

İş Başvurusu ve Görüşme

               
Ankara
              Başvurusunun birinden telefon gelir bir akşam üzeri. Sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi bilemez ama iş görüşmesine gitmeye karar verir Ankara’ya. Gece yolculuğu yapar, sabah iner inmez Ankara’ya, doğru görüşmeye gider uyku sersemi haliyle. Geç kalınan her bir dakika kendisi için bitkinlik demek olduğunu düşünür.
                Görüşme olumlu geçer ve Bursa’da bir işe yöneticilik yapması istenmektedir. İçinde bir burukluk oluşur ama kimseye belli etmez, çıkar iş görüşmesinden. Tek aklında olan babasıdır aslında.

Salı, Aralık 19, 2017

Dedemin İşe Hazırlığı

               
"Yolculuk var"
             Dedem bu fırın olayını yaşadıklarından sonra uzun bir süre daha -iki, üç ay kadar- birlikte yaşarlar. Bu süre içinde yürüyüşlerine daha fazla önem verirler ve doktor kontrollerine de her ay düzenli giderler. Büyük-büyük babamın durumunda hızlı bir düzelme görülür, gözle fark edilecek kadar iyileşmiştir.
                Suratındaki ve gözlerindeki matlık kaybolmuş eski alışık olunan suratı ve hali yerine gelmiştir. İlaçlarını düzenli kullanması, yürüyüşlerini düzenli yapması onun iyileşmesine büyük katkıda bulunmuştur. Dedemin -büyük babamın-  anlattığına göre: yürüyüş en önemli etken olmuş, ha bir de beslenmesi önemliymiş. Beslenmesinde özellikle kuru bakliyat ve sebzeye ağırlık vermişler. Dışarıdan yemeyi mümkün olduğunca azaltıp yemeklerini evde dedem kendisi yapmış.

Pazartesi, Aralık 18, 2017

Karşıdan Gelen Adamın Anlattığı

             
"Nasılsın Delikanlı?"
         Aradan üç beş gün geçmişti, yine her zaman olduğu gibi sabahleyin balkonda, ısıtmaya çalışan güneş altında kahvaltı yaptıktan sonra kahve keyfi yapıyorduk birlikte. Ortalığın iyice sakinleşmesi dikkat çekiyor, sokaktan geçen her canlı göze hoş görünüyor ve yalnızlık duygusundan arındırıyordu.
            Sezonun bitişiyle turistlerin dönmesi ortalığı sakinleştirmiş bambaşka bir kent olmuştu buralar. Bazı ağaçlar yalancı baharın etkisiyle çiçekler açmaya başlamış gelecek soğuklardan bi haberdiler, çiçeklerin etrafında dolaşan arılar ve kuşlar arkadaşlık ediyordu bize.
            Karşı sokaktan bize doğru dikkatle bakarak ilerleyen bir adam gözüme takıldı kahvemi yudumlarken. 
         Babamın yönü sokağa doğru benim yönümse yan duruyordu sokağa. Dikkat etmeye başladım altmışlı yaşlardaki adama. Adam kendinden emin ilerliyordu sokağın kesişimine doğru. Bizim önümüzdeki sokağa bağlanıyordu sokak.

Cumartesi, Aralık 16, 2017

Başarabilecek mi?

   
"Eve geri dönebilecek mi?"
        Fırına gideli epeyce zaman geçti ne gelen var ne giden; hala gelmemesi içimdeki var olan sıkıntıyı tamamen artırdı. Yemek neredeyse hazırdı. Hazır değilse bile beş on dakikaya kalmaz pişerdi. Güneşin batmasına epeyce zaman vardı daha. Sabır göstermeliydim, tez canlı davranmanın anlamı yoktu. Kendimi frenleyerek, zamanımı balkonda çevre sokakların giriş çıkışlarına bakarak, merakımı gidermeye çalışarak geçiriyordum.
                Uzun biz zaman geçti sanki, saate baktığımda yarım saat kadar geçmiş olduğunu gördüm. Kesin bir yerlerde takıldı kaldı diye düşünmeye başladım. Sormaya da çekindi anlaşılan, ya da halüsinasyona girdi, ne yaptığını, yapacağını bilemiyor durumda olacağını aklımdan geçirmeye başladım. Son kararım beklemekti gelinceye veya telefon alıncaya kadar.
                Gitmeye, aramaya kalksam nereye gidecektim zaten, gittiği yeri bilemediği için başını alıp gitmiş olabilir herhangi bir yere veya başka bir mahalleye. Sabrımın sınırlarını zorlayarak beklemek en iyisiydi onun için de. Hemen ilk seferde ve daha epeyce zaman varken akşam karanlığına hemen aramaya çıkmak güvenini zedelerdi. Yapmamalıydım bunu.

Cuma, Aralık 15, 2017

Tek Başına İlk Kez Fırına Gitti

Ekmek

İlk Kez, Fırına Ekmek Almaya Gitti

                Günler birbirinin aynısı olduğundan hiç geçmiyor gibiydi sanki, aynı yerimizde sayıyorduk.
        Ancak günlerin geçtiğini babamın kısmen de olsa iyileşmelerinden fark edebiliyordum.          Gözlerindeki canlılık belirtileri, sigarayı bırakmış olduğunun rahatlığı ve dinlenme mesafesinin biraz daha olsa uzaması benim için çok büyük değişikliklerdi ve zamanın geçtiğini gösteren belirtilerdi.

Perşembe, Aralık 14, 2017

Üzerimdeki Gerginlik

Gerginim
              Eve gelişimizle bütün yükümü ve yorgunluğumu attım sanki. Duygularımı tariflemekte zorlanıyordum, gelgitler yaşadığım kesindi, bütün yaşanılanlardan sonra.
              Kendi kışımızı mı düşünmeliydim yoksa yılın kışını mı düşünmeliydim kararsız kaldım bir süre. 
                Her bir değişiklik, iklimsel değişiklik de dahil beni etkiliyordu ve ben tamamen çöküyordum bazen. 
       Böyle durumlarda yapmam gereken en doğru şeyin derin nefesler alıp vermek ve mümkünse dışarıya çıkıp biraz yürümek veya koşturmak olurdu. 

Salı, Aralık 12, 2017

Perşembe, Aralık 07, 2017

Elde Kalan


Tanışmış mıydık?
Tanışık mıydık önceden?
Tanımış mıydık birbirimizi sahiden?
Kim bilir?

Cumartesi, Aralık 02, 2017

Kıç'ın kıymete bindiği zamanlar

Evrim

Alışmadık Götte Don Durmaz!

               Altmışına merdiven dayayınca anladım ki: Ben bugüne kadar duygularımla hareket etmişim, kalbim ve vicdanımın rehberliğinde; elde avuçta tasa, kaygıdan başka bir şey yok.

Perşembe, Kasım 30, 2017

Al Sana Problem!

"Peynir Gemisi"

Lafla Peynir Gemisi Yürümez!

                -Altmışına merdiven dayayınca anladım ki: Ben bugüne kadar duygularımla hareket etmişim, kalbim ve vicdanımın rehberliğinde; elde avuçta tasa, kaygıdan başka bir şey yok.
Şimdi de mantığımla hareket etmek için çaba gösteriyorum; alışmadık götte don mu durur, sıyrılıp iniveriyor vicdanım, dikiliyor önüme sap gibi; bu sefer de kıçımın korkusundan yapamıyorum.

Çarşamba, Kasım 29, 2017

Hırslı Kadınları Severim

"Kadınlar"

Kadınlar

                -Hırslı olan kadınları severim ancak; hırslarını kocalarının üstünden veya onların gölgesinde tatmin etmeye çalışanları asla sevmem çünkü: kişilikleri zayıf olur, güvenilmezdirler; güven vermezler insana, her zaman çıkar hesapları vardır, eksikliklerini tatmin etmeye yöneliktir bütün gayretleri ve yeni elbise üstünde yamalık gibi dururlar kendileri fark etmese de.

Salı, Kasım 28, 2017

Kısa kısa, iç dökme!

"Kafam rahatlasın"

Kafam Rahatlasın Biraz

                -At yükünün bir kısmını hafifle, yeni bir hayata merhaba de, başla emeklemeye; emeklemeden yürünmez çünkü.

                -Korkutmasın, ürkütmesin seni yeni başlangıçlar; denemeden öğrenemezsin.

                -Kendime en çok sorduğum soru: “Ne yapıyorsun sen?” cevap mı? “Aptalca, kıçının üstüne oturmuş sızlanıp duruyorsun; kaldır kıçını da dışarı çık ve karış toza, toprağa.”

Pazartesi, Kasım 27, 2017

Sen Bilin Halcazım!

"Gece"

Ayran

“Karnın aç mı, yemek ister misin bir şeyler?” dedim ayranı duyunca. 

Çünkü ayranı yemeklerde içerdi genellikle. 
“Giderken yiyelim” dedi bana bakarak. Biraz parıltı vardı gözlerinde. 
“Tamam, dinlenelim biraz, sonra karşıya geçeriz, bizim oradaki kapalıdır bu saatte” dedim ve gelen çayımın içine şekerini atarak karıştırmaya başladım.

Pazar, Kasım 26, 2017

Alev Alan Araba

               
"Yanan araba"
Bağrış, çağrış bir gürültü ve karmaşayla uyandım birden irkilerek. Herkes kapılara yüklenmiş birbirini itiyorlardı can havliyle. Ben neler olup bittiği hakkında fikir edinmeye çalışırken kaptan arkaya baktığında bizleri görünce telaş içinde el kol hareketleriyle “ne bekliyorsunuz hala, yanmayı mı? Canınıza mı kastınız var sizin… hadi hadi acele edin inin bir an önce!..”
                Anlaşılan acele inmemiz gerektiğiydi, neden inmemiz gerektiğini sorgulamanın anlamı yoktu, ayağa kalktığımda arka yan tarafımızdan alevlerin yükseldiğini görünce telaşım arttı iyice, babamın kolundan tutup çekerek hızlıca inmeyi düşündüm bir anda ve tökezliyordu çekmemden dolayı. Zar zor atabildik kendimizi dışarıya ve uzaklaşmaya çalıştık diğerlerinin arkasından hızla yürüyerek.

Cumartesi, Kasım 25, 2017

Kafa Değişmeli

"Baba-Çocuk"

Değişen Duygularım

                Her şeyi, bugüne kadar düşündüğüm bütün konuları sil baştan yapıp tekrar gözden geçirmeliyim farklı bir gözle. 
              Yapmam gereken en doğru şey olacak bu düşünce şekli. 
               Kendime de iyilik yapmış olacağım böylece, daha iyi anlayarak, bahanelerden kurtulacağım; kendi bakış açımla değil de görünen duruma göre değerlendirmeler yapıp bir yol çizmeliyim ikimiz için de.
                Birlikte yaşamanın daha kolay bir yolu olmalı mutlaka ve ben henüz bilmiyorum, nasıl öğrenilecek onu da bilmiyorum. 

Cuma, Kasım 24, 2017

Yer Yarıldı Sanki!

"Arıyorum"

Bulabilecek miyim?

Beş dakikamız kaldı arabanın kalkmasına ama ben koşturmaktan terlemiş haldeyim ve nereye bakacağımı bilemez haldeyim. Kime ne sorabilirdim o anda. Tek çare koşturup ortalığa bakmak. Arabayı kaçırmayı göze aldım almasına ama canım da yanıyordu ölen bilet parasına, önemliydi   benim için. Zaten ucu ucuna her şeyden kısarak yaşıyorduk, ayda bir bile olsa bu geliş gidişler kesede önemli bir delik açıyordu, mecburduk gelmeye de. Sağlık meselesiydi sonuçta.

Perşembe, Kasım 23, 2017

Kurt Kocadı, Farenin Oyuncağı Oldu

"Kayıp Adam"

İçimdeki Üçüncü Dünya Savaşı

Arada bir kendi düşündüklerimden dolayı kendime karşı savaş açıp kazandıkça da şaşkınlığıma kızıyordum. Şu işe bak, kurt kocadı farenin oyuncağı oldu, bir zamanlar model seçtiğim adam, kahramanım, üstüne toz bile kondurmamaya özen gösterdiğim adam, yani babam şimdi ne hallerde ve ben ne düşünüyorum.
                Kızgınlığım, kırgınlığım, burukluğum ve daha başka ne tür kötü duygular varsa bilmediklerim de dahil hepsi de ben de mevcut bu aralar. Her zaman ve her yerde bu duygular ve benimle birlikteler sık sık, kovmaya gücüm yetmiyor.

Çarşamba, Kasım 22, 2017

Gülmeli miyim, ağlamalı mıyım halime?

"Yaratık"

Takip Etmek Şart

Dişlerini fırçalamayıp ağzının kokması sinirlenmeme yetip de artıyordu, o kadar söylemeye rağmen dişlerini fırçalamayı ihmal ediyordu birkaç kez fırçalayıp üzerine düşülmeyince bırakıveriyordu. Hasta olmasını unuttuğumu kendime hatırlatıp geçiştiriyorum kendimi.
Ağzından nefes alması desen ha keza, gözüme batan şeyler. Hiç babalık etmedi, ne bir gün nasılsın dedi hâl hatır sordu, her zaman asık suratı gözlerimin önünde canlanıveriyordu, bir de o kadar korkuyordum ki yediğim dayaklar aklıma geldikçe, sinirlerim iyice harap oluyor, hepsini ödemeli! Gibi değerlendirmelerime gülmeli miyim, ağlamalı mıyım kestiremiyorum. Neler oluyor bana böyle, ipe sapa gelmez şeyler düşünerek nereye varmak istiyorum böyle. Bambaşka birisi olup çıktım, insanlık dışı bir yaratığa dönüştüm adeta.

Salı, Kasım 21, 2017

Geçmişi Yargılamanın Anlamı Yok

Geçmişi Yargılama

                Manisa içinde olursak hastanenin imkanlarından da yararlanabilirdik gündüzleri, oldukça geniş imkanları var yaşlı ve hasta bakım üzerine.
            Benim için hiç olmazsa acil ihtiyaç hissettiğim zamanlarda gönül rahatlığıyla bırakabileceğim bir yerin olması çok çok büyük bir imkân.
                Yaşlı bakım evi, huzur evlerinden birine yerleştirme konusunu araştırdım bir ara, ama kendisine bir türlü açamıyorum bu konuyu, ne tepki vereceğini aşağı yukarı kestirebiliyordum. Geçmiş zamanlardaki kötü imaj onun da aklındadır mutlaka ve zorlamanın da anlamı yok, hiçbir işe de yaramaz zaten hayata küsmesinden başka.

Pazartesi, Kasım 20, 2017

Alevlenme Olabilir

"Kızgınlık"

Aklımdaki Arayışlar ve Çareler

                Arabaya bindik, hareket edecek birkaç dakika içinde. Yine bom boş arabanın içi. Yolda çoğalır giderken.  Doktorun birinin dediği dolandı dilime “alevlenme olabilir arada, dikkatli olun!”  ne demek istemişti acaba tam olarak neden anlamadım? Tahmin ediyorum geçmişi de düşünüp hatırlamaya çalışarak.

Pazar, Kasım 19, 2017

Olumsuz Düşüncelerimin Esiri Oldum


"Umarım"
              Hiç mi olumlu bir şeyim yok benim, kimseye hiçbir iyilik yapmadım mı bu dünyada bu yaşıma kadar?
         Neden bu kadar zarar veriyorum çevreme ve kendime? Ne olacak bundan sonrasında yaşayıp da; ne geçecek, ne başaracağım bu saatten sonra? Gidenleri, kaybettiklerimi geriye getirmek mümkün mü?
          Elbette değil biliyorum ama düşünmeden de edemiyorum işte.
İçimde bir türlü hafifletemediğim özlemlerim, can çekişmelerim, yaşamaya çalışma zorlanmalarım, bıkkınlık, yorgunluk, umutsuzluk hepsi bir arada.
Ölüm çok hafif kalıyor çektiğim ıstırabın yanında.

Cumartesi, Kasım 18, 2017

Rahatlık Hissi

               
"Yürek Ateşi"
                  Yolculuk esnasında biraz rahatlamış hissettim kendimi, ilacın psikolojik etkisiydi; ilk dozda hiçbir yararı olmayacağını düşünsem de rahatladığımın farkındaydım. Uyudum biraz da olsa.

Ciğer Parem Neredesin?

Cuma, Kasım 17, 2017

Saçma Sapan Gelecek Kaygıları

Depresyon

Sıkıntılar Bastırdı

                İşimiz bittiğine göre rahatlamam gerekirken sıkıntım artmaya başladı yavaş yavaş, bir sürü saçma sapan gelecek kaygısı taşıyan düşünceler doluşmaya başladı beynimin içine. Beynim yerinde patlayacakmış gibi oluyor, içimi alabildiğince sıkıntı bastırıyor, mideme kramplar giriyor, oracıkta ölecekmişim gibi acizlik içinde hissetmeye başladım kendimi.
                Ben acele ediyorum ama ihtiyar delikanlı çok rahattı, yemeklerini tezgâha bakarak seçip söyledi, benim iştahım hiç yok denecek kadar azalmıştı o anda ama midem kazındığı için açlıktan sigara altı olacak kadar bir şeyler yemek için zorladım kendimi ve bir çorba söyledim kendim için.

Perşembe, Kasım 16, 2017

Diğer Doktorun Sırası

               
"Parkinson rahatsızlığı"
                 Raporun bitmesine vardı daha “gelecek ayda yenilenecek raporun” dedi. Reçeteyi alıp “teşekkür ederiz, hoşça kalın” diyerek ayrıldık nörolojiden. Ben telaşla hızlı gittim psikiyatri servisine ve bakınca anladım yakınlaştığımızı.
                Delikanlıyı alıp getirdim geriye dönerek. Bir süre bekledik oturarak. Çağrıldı ve hemen girdik içeriye. Bu doktordan da aynı sıcaklık ve yakınlığı görünce sevincimiz arttı biraz daha. Biraz sohbet ettiler birlikte ben karışmadım aralarına, ama arada doktor bana bakıyordu ama bir şey söylemiyordum olumlu oldukları için dediklerinin. Bilinci gayet yerinde görünüyordu ve dediği şeyler de oldukça bilinçliydiler.

Çarşamba, Kasım 15, 2017

Sıra Alabilecek miyim?

"Muayene Sırası Kuyruğu"

Sıra Alışım ve Beklememiz


                Mesai başlamasına beş dakika kala kalktık ve numara alınan bölüme geçtik, boş bir oturak bulup ihtiyar delikanlıyı oturtarak kendim nüfus cüzdanıyla birlikte sıraya geçtim. İki doktor için sıra alacağım. Oldukça kalabalık oluyor her zaman. Önemli olan sıra almaktı gerisi kolaydı bizim için. Yaş 65’in üstünde olması öncelik tanıyordu sıralamada kısmen de olsa.
                Sıra bana geldiğinde Delikanlının nüfus cüzdanını uzatarak doktorların ismini söyledim. İki adet sıra numarasını almıştım, biraz rahatlama hissettim içimde.

Salı, Kasım 14, 2017

Manisa’ya Yolculuk

               
"Boş otogar"
Birkaç dakikalık bir duraklamadan sonra yola çıktık tekrar, yeni binenler koltuklara yerleşmeye çalışıyorlar telaş içinde.  Birden doldu arabanın içi. İzmir çıkışında rampaya doğru tırmanmaya başladı otobüs bağırarak. Açılın ben geliyorum diyordu adeta. Kaptan da yaşı başı yerinde görünüyor.
                Delikanlı etrafı dikkatli gözlerle süzüyor arada diğer taraflara da bakıyor. Aklından geçenler olmalı, gülümseme mimikleri devreye girmeye başlıyor bazen. Yolculuk esnasında zaman zaman güneş tam karşımızdan vuruyor, her ne kadar etkisiz olsa da gözümü almaya yetiyordu; oldukça rahatsızlık hissetmeye başladım biraz da uykusuzluğun etkisinden olmalı diye düşünüp başımı koydum koltuğa, uyumaya çalışmak için.

Pazartesi, Kasım 13, 2017

İlkler

"Yapmam gereken"

Yaşayan Bilir

                İndi kendisi ama araba kalkmak üzere ve ben koşturdum önden bağırarak “sen arkamdan yetiş, araba kalkıyor” alabildiğime koşturdum ve işaretimle durdu Manisa arabası, arkama baktım birisi geliyor dercesine, kapının önünde bekledim gelinceye kadar. Saatler geçmiş gibi geldi bana zaman, halbuki olsa olsa birkaç dakikadır, elli adım veya yüz adımlık yol. Normalinde kısa sayılır mesafe ama kasları zor açıldığı için adımları kısa ve yavaş olan Parkinson rahatsızı için durum o kadar da kolay olmamalı ki bu kadar geç gelebildi.

Pazar, Kasım 12, 2017

Telaşlı Hallerim!

acelecilik
Kızgınlığım

                İzmir otogara girmeye beş dakika kadar zamanımız kaldı, ben hazırlanmaya başladım hazırlanacak ne varsa sanki, telaşlıydım, sigaramı hazırladım arabadan iner inmez yakmak için. Bulurum ben her zaman yapacak bir iş. Hiç bulamazsam boktan püsürükten şeyler düşünüp sinirlerimi gererim ne bileyim kontak kapattırırım beynime…  Gerçi kontak kapattırdığım olmadı şimdiye kadar ama çok yaklaştığımı hissettim bazen.

Cumartesi, Kasım 11, 2017

Sevindiren Yolculuk

Yolculuk
Uyumak Mucizeydi

Arabaya bindik çıktık yola. Delikanlı seviniyor gibiydi, etrafına daha dikkatli bakarak ilerliyorduk. Haklıydı o da uzun bir zaman bir ay gibi süre ve değişik bir yolculuktu bildiklerinden değildi. Farklı yerler ve farklı şeyler görecek, bir de merakı var doktorlar ne diyecek diye. “Ah bir iyileşsem biraz, belim düzelse” diye sayıkladığı zamanlar olmuştu arada. Bel ağrısından şikayetçiydi en fazla. Ellerinin titremesinden çok şikâyeti yoktu, bir şekilde çözüyordu ellerinin sorun olduğu şeyleri ama biraz yürüyünce tutturan bel ağrısına bir şey yapamıyordu oturup dinlenmekten başka.   

Cuma, Kasım 10, 2017

Öğrendik

"Yolcu kalmasın"

Gidiş ve Dönüşlerimiz

                İlk gidiş dönüşlerimiz düşünüldüğünde çok daha kolay oluyor artık yolculuklarımız. Hiç olmazsa nerede inip kaç numaraya bineceğimizi öğrenmiş olduk hastaneye gidiş için Manisa’da. İlk zamanlarımız çok daha zordu Manisa’da hastaneye gidişimiz. Kış erken bastırır Manisa’ya Spil dağının etkisinden dolayı. Çıplak kayalardan oluşan dağlar Manisa'nın tepesine çökmüş bekler öyle, kış geldi mi bütün soğuklarını salar üzerine şehrin, yaz gelince de bütün yakıp kavuran sıcaklarını boşaltıverir yine üzerine ya dondurur ya da yakar, ortası yoktur kararının.

İç savaş çıktı!

servis

Otogarda İç Savaş

                 Birkaç gün içinde kontrole gitmemiz gerekli, sabah erkenden çıkıp bineceğiz otobüse, İzmir’e oradan da Manisa’ya yaklaşık iki buçuk üç saat kadar çekiyor gidiş, dönüş de bir o kadar ve günün tamamı ölüyor bizim için. Ölüyor dedim ama aslında en önemli değişikliği o günlerde yaşamış oluyorum ben. Koşuşturmayla geçiyor günün tamamı neredeyse ve dakikalarla yarışıyorum adeta uç uca denk getirmek için dakikaları.
                Kafamın içinde dönüp duran sorulara yenileri eklenmeye başlıyor daha sabahın köründe otogara giderken. Yaz gününde sıkıntı olmuyor ama havaların soğuması kötü oldu, çelik gibi sabah sabah, nefes aldığımda bile bademciklerim ağrımaya başlıyor bırakın alnımın sızlamasını. Tedbir almak gerek bundan sonrası yolculuklar için.

Perşembe, Kasım 09, 2017

Müzik Ruhun Gıdasıymış

Tv

Adaletsiz Dünya

                Bugün diğer günlerden farklı gibi görünüyor gün, güneş iyi ısıtıyor. Yine karşı komşumla selamlaşarak yaptık kahvaltımızı. Onun radyosundan gelen güzel namelerin eşliğinde. “Müzik ruhun gıdası” dedikleri şeyi anladım galiba. İnsanı gevşeten rahatlatan hatta sıkıntılarını hafifleten bir şeyler var. Duygularını kıpırdatıyor bazen de depreştiriyor dertlerini. Olsun, her şeye rağmen güzel oluyor müzik sek uzaktan da olsa, kim bilir belki de tadı uzaktan olmasındadır. Hani insan bazen avucunun içindekinin kıymetini bilmez ya öyle bir şey belki de ne bileyim.

Çarşamba, Kasım 08, 2017

Ne Arıyorum?

Mahpushanem

Yalnızca Bir Gün

                Bazen öyle oluyor ki, umutsuzluk içinde kara bulutlar sarıyor her yanı ve zifiri karanlıklar içinde yüzüyorum sanki, el yordamıyla bir şeyler bulmaya çalışıyorum ama ne aradığımı da bilmiyorum aslında. Ne aradığımı düşünüyorum o anda, aklıma gelen bir şey de olmuyor. Tuhaf sorular gelmeye başlıyor geleceğe dair. “Ölürse, nereye gömülecek?” “Ötenazi istesem dikkate alan olur mu?” “Neden ötenazi istenir?” “Yalnız nasıl halledeceğim tüm defin işlerini?..” saçma sapan fikirler içinde yüzüp duruyorum sürekli.